Bir aydan fazla olmuş, birşeyler yazmamışım, ve hatta e-maillere bile bakmamışım, ve hatta sevdiğim sayfalara dalmamışım, ve hatta hayat fantazilerini blog sayfalarında anlatan tanıdıkları merak edip "ay ay dur, seninki yine ne fantaziler yaratmış da bizi kandırmaya çalışıyor" diye turlamamışım, ve hatta ki hatta, 23 Nisan tatilini değerlendirme çalışmalarına web üzerinden hayaller kurup, "şuraya mı gitsem, buraya mı" diyerek yörelerimiz türkülerimiz ile Türkiye'min, kıta kıta dünyanın ne kadar büyük olduğunu düşünüp afallamamışım... Her yere canları isteyince gidebilenleri kıskanmamışım...
Aklıma ilkokuldayken, espri makinemiz Erkan'ın sorduğu bir soru geldi:
-Neden bütün kıtaların adı a ile başlar ve biter? hehü hü???
-Neden (salak Erkan) ?
-Sadece tesadüf, ehü hü he hühü....
-(Salak kızlar korosu) Ay ne etkileyici çocukkkk!
Eğirdir iyidir...
Az önce karar verdim.
Göl, Davraz, Kovada... Yeterli, makul, değişik... Köy de var, kasaba da... Göl de var, kar da... Bir de gül fabrikaları.
Geçen sene zeytinle bozmuştum... Bu sene açılış gülden olacak. Gül sabunu, gül suyu, gül kremi... Gül reçelini herkes sevmez, sevenler tutkuyla sever. (Keşkem benim için de böyle düşünülseydi...)
Gül nasıl asil bir çiçektir öyle. Vermesini bilene, almasını da bilene. (Keşkem bana da, vermesini bilen biri gül verseydi. Pek güzelce alırdım...)
Aslında ben bugün biraz huysuzum.
Ben niye gül reçeli değilim?
2 yorum:
Karnım aç
PEYNİR EKMEK YE. OLMADI, YUMURTA KIR. PARAN VARSA PİZZA SÖYLE. YOKSA, BAKKALDAN VERESİYE BİRŞEYLER AYARLA... YARIM EKMEK KAŞAR SALAM FİLAN...
BAKKAL MI?
VERESİYE Mİ?
VAR MI HALA? KALDI MI?
Yorum Gönder