Salı, Ağustos 15, 2006

TEMBEL SERPİŞTİRMELER


1- Ekim'de burada bir haftasonu geçirmezsem bana da Koko demesinler... (Diyen kalmadı zaten...)

2- Hani bazen, çok iyi tanıdığınız -zannettiğiniz- birine söylediğiniz bir esprik ağırlıklı cümlenin, tamamen söyleme niyetimizle bir anlaşılmadığını görüp üzülürüz... Üzüldüm ben de. Ben zannettim ki "Evet.. Aynen öyleyim değil mi? Koltuğa gömüldüm mü çıkmam bir daha evden" deyip, o da gülecek. Olmadı. Gülmedi. Üstüne üstlük, beni terbiye etti. Üzüldüm. Ama farkında olmadan başka konuda terbiye etmiş beni yıllar içinde: Cevap vermedim, sustum, iyi yaptım.

3- Geçen pazar yazısında Haşmet Babaoğlu, yıllardır kimseye anlatamadığım derdime tercüman olmuş: "Deniz varken havuza girilir mi?" demiş... Ey yıllardır havuz kenarından toplamaya çalıştığım tanıdık eşrafım! Sakallı biri böyle bir fikir beyan etmiş. Artık bunun doğruluğuna inanınız, beni sinir etmeyiniz... Ha iki kişi bir küvettesiniz, ha tanımadığınız bir sürü kişi havuzdasınız. Havuz pistir, keyifsizdir, Birka çamaşır suyu kokar, havuz suyu ve güneş birleşince aydan parlak, elmadan kırmızı ve acıyan bir cildiniz olur. Akşam yemeğe indiğinizde (yemeğe inmek???) herkes size güler.
Kumlardan korkmayınız, yemezler. İki su görünce nazikçe vücudunuzdan süzülürler.
Denizde yüzmekten korkmayınız. En azından, herhangi bir kulaç eyleminiz, farketmeden kollarınızın altına kıstırdığınız bir insana malolmaz. Birbirinize çarptıktan sonra şapşal bir ifadeyle bakınıp "ay, pardon" demezsiniz. Ferahtır deniz, herkese yer vardır. Seyretmesi güzeldir, yüzmesi güzeldir, balıkları pek güzeldir... Deniz iyi birşeydir. Sağlıktır. Denizde yüzünüz, yüzdürünüz!

4- Tatile gitmeme 10 iş günü ya da 12 gün kaldı. Dipteyim, yoruldum, ihtiyacım var.

Hiç yorum yok: