Pazartesi, Nisan 17, 2006

AY, ÇOK BAŞARILIYIM

Başarılı mıyım?
Hangi konuda mı?
"Başarı" deyince, aklıma ilk ne geliyorsa, o konuda tabii ki...
İnsan, "başarılı mısın?" diye sorulunca, öyle olup olmadığına, ondan ne anladığını aklından geçirerek karar vermez mi?

Başarılıyım, çünkü çok param var.
Başarılıyım, çünkü "müdür" oldum.
Başarılıyım, çünkü iki oğlan anasıyım.
Başarılıyım, çünkü sınavdan geçtim.
Başarılıyım, çünkü (ya da) sınavda en yüksek notu aldım.
Başarılıyım, çünkü evim her daim temiz, ocağımda her akşam yemek pişer.
Başarılıyım, çünkü bütün komşular altın günlerinde benden börek çörek tarifi alır.
Başarılıyım, çünkü kocama her istediğimi aldırırım.
Başarılıyım, çünkü karıma 'höt' deyince yere yapışır.
Başarılıyım, çünkü topu en yükseğe ben dikiyorum.
Başarılıyım, çünkü tüm arkadaşlarım benden kuaförümün adresini ister.
Başarılıyım, çünkü çok severek yaptığım bir işim var.
Başarılıyım, çünkü çok arkadaşım var.
Başarılıyım, çünkü kelimeleri tersten okuyarak konuşabiliyorum.
Başarılıyım, çünkü istediğim adamı/kadını elde ettim.
Başarılıyım, çünkü ağlamaya başlar başlamaz her istediğim yapılır.
Başarılıyım, çünkü para biriktirip istediğim evi aldım.
Başarılıyım, çünkü evlenebildim.
Başarılıyım, çünkü boşanabildim......................


Dünya kadar başarı anlayışı...
Bir şeyleri başardığımızı düşünürken, onları başarırken kaybettiklerimizi de hesaba katıyor muyuz acaba?
Ufak bir matematik hesabı.
Toplama çıkarma hesabı.
Her 'başarılı' insanın becerebileceği bir hesap.

Aşağıda bana "evet yaaaa" dedirten bir başarı tanımlaması var. Arkadaşım gönderdi, cut-copy-paste ile burada da vücut buldu.
Karar verelim: Başarılı mıyız?

" BAŞARI ; sık sık gülmek ve çok sevmektir; Akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır; Dürüst eleştirmenlerin onayını almak; sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır; herkesteki en iyiyi bulmaktır; karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir; Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe, ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır; Gönlünce eğlenmek ve gülmektir; tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmek ve tek bir kişinin bile sizden kasıtlı zarar görmediğini bilmektir; "

Ralph Waldo Emerson


Sonuç:

1. Başarılı olup olmadığım bana kalsın, illaki bilmem gerekiyorsa, bunu dostlarım söylesin.

2. Koyu renkli büyük tapajlar, hayatta kazık yediğim "başarılı" insanların bana karşı başarısızlıklarıdır.

3. "Akıllı insanların saygısını kazanmak" ne muhteşem bir tabir öyle... Ortalıkta yalakaların sahte saygısına şapka çıkarıp kıçı tavanda gezen o kadar aptal varken, cuk oturdu. İş hayatında "başarılı" olanların acaba kaçı işsiz kaldıklarında, yumuşak koltukları ellerinden alındığında ya da en iyi niyetlisi, emekli olduklarında o saygıyı eksiksiz bulacaklar?

4. "Çocukların sevgisi" dünyada kazanılması en zor sevgi hali. Çocuklar hesapsız... Sevgisinin karşılığında alacaklarının hesabını yapmaz sahte sahte. Sevmezse sevmez, bunu da dannn diye söyler ya da hemen belli eder. Zor sevgi, zor... Aslında buna "köpeklerin sevgisini kazanmak" şartını da ekleyebiliriz. Onlar çocuklardan da hesapsız. Adamın kokusundan anlarlar niyetini...

5. "Dürüst eleştirmen", acaba "dost acı söyler"le aynı şey mi oluyor? Etrafında sadece duymak istediklerini söyleyenleri bulunduran, kendini böyle iyi hissedip gaflet içinde yaşayan, onu sevenlerin acı ve haklı eleştirilerinden ve eleştiri sahiplerinden köşe bucak kaçan ne kadar çok yüreksiz var...

6. "Sahte dost" olur mu? Akıllının dostu, aptalın sahte dostu olur... Demincek belirtildiği üzere, dost acı söylediği için, aptal olan sahte dostlar edinir, günübirlik, yılıbirlik, dönemsel... İhtiyaç kalmayana kadar sürer dostluk ve olağan bir kazıkla son bulur.

7. "Kendiliğinden vermek"??? Hesap kitap yapmadan başkaları için iyilik yapmak? En azından başkaları için iyi dileklerde bulunmak, dua etmek??? Sen var günahını bile vermemek, yok ise ekmek.

8. "Sağlıklı çocuk", sadece gürbüz çocuk olmasa gerek... Şöyle kırmızı yanaklı, çok yiyen, çok hareket eden... Ya da zehir gibi çalışan bir beyni olan veya beynine sorumluluk sahibi ebeveynler tarafından rayiç bilgiler zerkedilen, para basılıp zeki çocuk haline getirilen... Kalpte hasar var mı kalpte? Güven? İnanç? Beyninde, istenildiği kadar zerke mahsur kalsın, hiç silemediği bir fotoğraf var mı, unutamayacağı? Ya kırgınlık?

9. "Birine kasıtlı zarar vermek" nasıl bir duygu? Başkalarının mutsuzluğundan mutlu olmak bu olsa gerek. Sahip olamamanın hırsı ya da kaybetmenin zıvanadan çıkmışlığı... Sorsanız "niye yaptın" diye, ya başarmayı çok istemiştir, ya o şeye sahip olmayı çok istemiştir, ya çok sevmiştir ya da hakkı yenmiştir... O da cezayı kesmiştir, aklısıra... aklı çapında... Hırsın en berbat hali... Yedi düvele zarar veren hali...

10. Bundan sonra yeğenlerimin "başarılı" olabilmeleri için daha fazla çaba göstereceğim.

11. Artık benim üç yeğenim var. O da çok başarılı olacak, eminim. Hem ballı, hem başarılı...

Hiç yorum yok: