Perşembe, Mart 30, 2006

KIRŞEHİR GÜNEŞİ

Hayatımda ilk kez göreceğim birşey... Büyülü birşey... Ürkütücü birşey... Yaşamak istediğim birşey...
Yaşayacağım nihayet!
İnsanları peşimden sürüklemek o kadar kolay olmadı. Hele Kırşehir'e ikna etmek, hiç!
Neden Kırşehir? Belki de günlerden birgün "haydin, toplanın Kırşehir'e gezmeye gidiyoruz" denebilecek bir yer değil. Belki de bunu görebilmek için gideceğim en yakın yer...
Belediye sağolsun, çeşitli aktiviteler düzenlemiş. Şehir merkezindeki Caca Bey Cami'sinin bulunduğu meydanda davullu zurnalı bir kalabalık var. Halk oyunları ekipleri zıp zıp zıplıyor, yaramaz çocuklar ortada koşturuyor, meraklı teyzeler amcalar çekirdekleri eşliğinde yerlerini almış, okuldan kaçan liseli beyler bu panayır ortamında kızlara hoş görünme telaşında...duyan duymayan gelmiş. İstanbullusu, Ankaralısı, Hollandalısı, Almanı, kameralısı, dövmelisi, TÜBİTAK'ın internette yayımladığı güneş filtresini üşenmeden yapıp geleni... Gezinirken, gençten biri, arkadaşına şöyle diyor: "Bu ne la? Bütün enteller dolmuş..." Belediye görevlisi arada bir hoparlörle anons yapıyor: "Lütfen efendim, bu şekilde itişmeyelim!!!"
Biz meydanı öylece bırakıp, tepedeki parka çıktık. İyi de yaptık...
Arada bir bizi uzaylı gibi gösteren komik gözlüklerimizle güneşe bakıyoruz. Ucundan azıcık gitmiş... Daha 1 saate yakın var... Bu tepe çok mu rüzgarlı, yoksa güneş "ben tutuluyoruuuum" diye mesaj mı veriyor? Rüzgar gittikçe şiddetleniyor.
Yemekler yeniyor, gülüşülüyor derken garip bir gölgenin varla yok arası, hissettirmeden ortalığı karartmaya başladığını farkediyoruz... 10 dakikaya yakın bir zaman var...
İnsanlarla ilişkimi kestiğim anlar başlıyor. Herkesi uyardım. Bundan sonraki 15 dakika beni yok bilin... "Ay ay gördün mü, ne hoş gibi boş şeyler söylemeyin. Hayatımda sadece 1 kez yaşayıp görebileceğim bir şeyin tadını kendimle başbaşa çıkarmak istiyorum..."
Komik gözlüklerimi taktım. Güzelce çimenlere yattım. Üşüyorum, hem de çok... Dua etmeye başladım. Bildiğim bütün duaları okudum. Sevdiğim herkes için dua ettim. Eğer öyle birşey varsa, bu olağanüstü olayın sevdiğim herkese şans getirmesini diledim.
Ve o an... Birkaç saniye içinde gece oldu! Hayatımda böyle olağanüstü birşey görmedim... Ortalıkta rüzgarın sesinden başka ses dolaşmıyor... Yemin ederim, bu güzel bahar gününde kuş sesi bile çıkmıyor.Herkesin tüyleri diken diken, eminim. Duaya devam... İster istemez ayağa kalktım, etrafa bakıyorum. Olmaz böyle şey, olmaz!
O sırada, dua ederken unuttuğum birşeyi farkettim... "Güzel Allah'ım, hayatta her şeyi yerli yerine koyuyorsun, sana teşekkür ederim!
Güneş'in sadece birkaç dakika için gündüz vakti ortadan kaybolması... Karanlık, soğuk, kasvetli... Birkaç dakika için yaşanılası, ömre bedel bir deneyim.
Doğada herşey o kadar yerli yerinde, o kadar dengede ki. Güneş de yeteri kadar uzak. Yaşabilmemiz için zamanı gelince yeterince soğuk, zamanı gelince yeterince sıcak... Yeterince gündüz, yeterince gece... Herşey ince ince işlenmiş, müdahele edilememecesine...
Bu olağanüstü düzeni bozmaya kimsenin gücü yetemez...
İyi ki varsın Güneş... Bir daha asla zamansız kaybolma...

Hiç yorum yok: