Bana neler oldu böyle?
Son zamanların en sıkıntılı dönemini geçiriyorum. Zaman zaman böyle hissederim... Öyle pis bir duygudur ki bu, yaşamayan anlamaz.
Hani vaktin gelip geçtiğini, boşa harcadığın bir sürü zavallı saat, gün, ay hatta yıl olduğunu bilirsin; bilirsin ama elden birşey gelmez. Elden gelir belki de, ruhdan gelmez o canlanma kıpırtısı. Çok şey yapmak istersin. İçinde büyük bir enerji birikir. Onu boşaltman gerekir. Bunun yöntemleri de az çok bellidir. Hiçbir şey yapmadan öyle günlerini geçirirsin ama... Korkutan bir kısır döngü başlar. Kendini çirkin hissedersin. Yaşama enerjisiyle dolu olanlara gıcık olursun.
Genellikle baharın gelmesine duyduğum sabırsızlık beni bu dönemlerde depresif yapar. İçin kaynar, dolar ama mevsimsel zemin hazır değildir. Soğuğu hiç sevmeyen kedi kılıklı ruhum ve vücudum aylarca -hele de, bu yıl buzzz gibi geçen Ankara kışında- eve tıkılıp, mümkünse hiçbirşey yapmadan, soğukla en az temas edeceği ortamları seçti. Belki de bu dönem, yaşadıkları nedeniyle böyle bir kapanışa her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardı. İyi de etti...
Son birkaç yıldır çok hırpalamıştı kendini hiç yere.
Bir yıllık gönüllü nadas...
Umarım, yarın buraya daha güzel şeyler yazarım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder